Nezle, anjin, sinüzit, farenjit, larenjit.... Özellikle okul çağındaki çocuklarımızda sıkça görülen hastalıklar konusunda bilmemiz gerekenler...
Okulların açılıp havaların soğumaya başlamasıyla beraber çocuklarda görülen üst solunum yolları enfeksiyonları artar. Bu hastalıkları sırasıyla tanıyalım, nasıl korunabiliriz, ne gibi önlemler alabiliriz bir göz atalım...[/color]
NEZLE
Nezle ve buna bağlı burun tıkanıklığı, çocuklarda en sık gördüğümüz belirtilerdendir. Burun havanın vücuda giriş kapısıdır, burada hava ısıtılır, tozlarından arındırılır ve nemlendirilerek akciğerin sevdiği hale getirilir. Havanın burun içinden rahat geçebilmesi için üç koşul vardır. Birincisi burun yapısının düzgün, burun etlerinin normal büyüklükte olması gerekir. İkincisi, burun mukozası denilen, burnu döşeyen tabakanın sağlıklı, üçüncüsü de burun salgılarının akışkan olması gerekir. Burun mukozasından eğer rhinovirus ailesinden bir virüs girerse o zaman nezle oluruz. Burun akar, tıkanır hapşırıklar artar, hafif ateş ve halsizlik hissedilir. Basit önlemlerle atlatılabilecek bu durumda, korktuğumuz, çocukta komplikasyon gelişmesidir. Nezle iyi tedavi edilmediği zaman orta kulak iltihabına, sinüzite veya bronşite yol açabilir. Halbuki yapılacak şey basittir. Burun açıcı ilaçlar şurup veya damla olarak 2-3 gün kullanılmalıdır. Antibiyotiğe hemen başlanmamalı, ateş düşürücü ağrı kesici ilaçlar kullanılmalıdır.
ORTA KULAK İLTİHAPLARI
Orta kulak iltihapları çocukluk çağında en sık görülen hastalıklardandır. İlerde kalıcı işitme kayıplarına neden olabilirler. Orta kulak iltihapları doğumdan sonra ne kadar çabuk ortaya çıkarsa o kadar tehlikeli seyrederler.
En çok ekim ve nisan aylarında görülürler, bu aylar viral üst solunum yolları enfeksiyonlarının sık görüldüğü aylardır. Viral hastalık sırasında gelişen orta kulaktaki iltihabi olaylar orta kulakta sıvı birikmesine ve mukozalarda ödeme neden olur. Östaki borusu denilen, genizden orta kulağa giden borunun da ödem nedeniyle tıkanması, orta kulak iltihaplarını kolaylaştırır. Bebeklerde iltihabı kolaylaştıran geniz eti, östaki borusunun yatay seyretmesi ve bebeklerin sırt üstü biberonla beslenmesi gibi olumsuz başka faktörler de vardır. Orta kulak iltihapları en çok Hemofilus İnfuenza ve Streptokokus Pnömonia denilen mikroplarla oluşur. Daha az olarak da Stafilokokus Aureus, Brahmanella Kataralis gibi mikroplar işin içine karışılar ki; bu mikropların çoğu günümüzde penisilin grubu antibiyotiklere direnç kazanmışlardır. Bu nedenle tedavide yeni geliştirilen antibiyotikler seçilmektedir.
Ağrı şiddetli ve zonklayıcı tarzdadır ve çocuk, fısıltıları, o taraf kulağından duymakta güçlük çeker. Ateş 38-38,5 civarındadır. Kulak zarının kızarık olması veya bombe olması tanıyı koydurur. Ancak unutulmaması gereken bir nokta, her kulak ağrısının, kulak iltihabından kaynaklanmadığıdır. Bazen dış kulak yolundaki bir sivilce, sıkışmış kulak kiri, çürük bir diş veya boğazdaki bademcik iltihabının yansıyan ağrısı da orta kulak iltihabını taklit edebilir.
TEDAVİ EDİLMEZSE KRONİKLEŞİR
Tedavisinde çeşitli yaklaşımlar vardır. Bazıları hemen parasentez denilen kulak çizmeyi tercih ederlerken bazıları önce antibiyotik verip ileri derecedeki orta kulak iltihaplarında kulak zarını çizmektedirler. Gelişmiş ülkelerde % 80 hastanın kendiliğinden hiçbir komplikasyon olmaksızın düzeldiğini öne sürerek, antibiyotik bile vermeyen doktorlar vardır. Biz Türkiye’de antibiyotikle tedavi edilmesi gerektiğine inananlardanız. Antibiyotiği de daha önce yapılmış hangi mikropların en çok görülüp, hangi antibiyotiklerin en etkili olduğunu gösteren bilimsel araştırmaları göz önünde tutarak seçmekteyiz. Antibiyotik verilmediğinde hastalık kronikleşmekte, daha uzun süre çocuğu rahatsız etmektedir.
Orta kulak iltihapları iyi tedavi edilmezlerse de kronikleşir ve işitme kaybı gibi kalıcı arazlar bırakırlar. Bazen de iltihap, komşu dokulara yayılarak iç kulak iltihabı, yüz felci ve beyin zarı iltihapları gibi çok daha ciddi hastalıklara yol açabilir. Orta kulak iltihabından sonra, mikroplar ortadan kalksa bile, orta kulak boşluğunda sıvı birikintisi kalacaktır ve bazen bu sıvı hiç bir tedaviye cevap vermeyecektir. Götürdüğünüz doktor da “Artık tüp takılması gerekiyor” diyecektir. Yoksa, okulda öğretmeni çocuğunuzda fark ettiği anlama ve dikkat sorunlarıyla karşınıza gelecektir.
Seröz Otit, Efüzyonlu Otit veya zamk kulak gibi çeşitli adlar takılan bu hastalıkta başlıca belirti, sinsi gelişen işitme kaybıdır. Bazen de çok kısa, bir veya iki saniye süren ağrılardan bahseder bu çocuklar. Kulak zarına bakıldığında zar çökmüş ve amber rengini almıştır. Bazen hava sıvı seviyesi de görülebilir. Bu hastalığın tedavisi başlangıçta beklemektir. Çoğu kendiliğinden iyileşir. İyileşmeyenlerde uzun süre antibiyotik tedavisi düşünülebilir. Antibiyotiğe rağmen düzelme olmazsa, östaki borusunun görevini yapacak kulak tüpü zara yerleştirilerek, orta kulağın havalanması sağlanır. Orta kulaktaki sıvı dağılır, zar çökmesi ortadan kalkar. Bu tüp kendi kendine 3-8 ay arasında kulak tarafından atılır ve çıkar.
Her şey normale dönmüştür. Bu durum çoğu kez kalıcı olur ve hastalık tekrar etmez. Ama bazen hastalık tekrar eder ve yeniden tüp takmak gerekebilir. Defalarca tüp takılıp düzelmeyen ve kulak zarı orta kulaktaki kemikçiklere yapışan hastalar da az da olsa vardır. Bu durumda işitme kaybı kalıcı olur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder